ŞEYHÜLİSLÂM YAHYÂ
Babası Ankaralı Şeyhülislâm Bayram-zâde Zekeriyyâ Efendi'dir. Bu kişi Ebussuud Efendi'den sonra Osmanlı şeyhülislamlarının en değerlilerinden sayılır. Yahyâ Efendi ilk eğitimini aile içinde görmüş ve Abdülcebbâr-zâde gibi devrin büyük ulamasından ders görerek yetişmiştir.
Sultan IV. Murad'ın Revan ve Bağdat seferlerine katılmıştır. Herkesçe sevilen, zarif, hoşsohbet, güleç yüzlü, latifeci, yüksek ahlâklı ve mütevazı bir kişiliğe sahiptir.
Yahyâ Efendi daha önceki asırlarda Necâtî Bey ve Bâkî tarafından temsil edilen "şehir Türkçesi"ni başarıyla devam ettirmiştir. Özellikle gazellerinde duru ve sade Türkçe, dile hakim, rahat ve rindce söyleyiş göze çarpar.
Şuh ve serbest üslubu Nedîm'i müjdeler.
Eski devir ile yeni devir arasında köprü rolü üstlenmektedir.
İlahî aşkı yoğun ve taşkın bir beşerî aşk kisvesi altında başarıyla işlemiştir.
Mahallî unsurlara yer verir.
Toplumdaki olumsuzluklara sebep olan tipleri iğnelemesi asrın üslubunu yansıtır.
Sâkî-nâme isimli eserinde tasavvufî anlatım yoğundur.
En ünlü eseri Dîvân'ıdır.
GAZEL
'Aşkın odına ey gül yanarsa cân-ı şeydâ
Her bir avuç külinden bir bülbül ola peydâ
Mülk-i dile o lebden hakkâ ki korkı vardur
Câ'iz ki bu şererden 'âlem yana ser-â-pâ
Mey-hâne-i mahabbet mestânelerle doldı
Peymâneler pür oldı 'ârif oturma tenhâ
Dil sâfdur kederden ammâ güler yüz ister
Hûb olmayana n'eyler âyîne-i mücellâ
Hâl-i ruhını gözler zülf-i siyâhın özler
Yahyâ sevâd-ı çeşm ü kalbimdeki süveyda
"Ey gül (gibi güzel)! Tutkun can (senin) aşkının ateşiyle yanarsa her bir avuç külünden bir bülbül meydana çıkabilir.
"Elbette ki gönül mülküne o dudaktan korku vardır. Çünkü bu kıvılcımdan âlem baştanbaşa yanabilir.
"Ey ârif! Muhabbet meyhanesi mestlerle doldu. Kadehler dolduruldu, (artık bir köşeye çekilip de) yalnız oturma!
"Gönül kederden saftır (adeta parlak bir aynadır) ama güler yüz diler. Güzel olmayana parlak ayna ne gösterebilir ki!
"Ey Yahyâ! Gözbebeğim ve kalbimdeki kara leke (güzelin) ruh hâlini gözler, siyah büklümünü özler."
Bu yazımı yazarken Fuat Köprülü'nün Divan Edebiyatı Antolojisi'nden, Ahmet Atillâ Şentürk ve Ahmet Kartal'ın Eski Türk Edebiyatı Tarihi'nden yararlandım.
Sultan IV. Murad'ın Revan ve Bağdat seferlerine katılmıştır. Herkesçe sevilen, zarif, hoşsohbet, güleç yüzlü, latifeci, yüksek ahlâklı ve mütevazı bir kişiliğe sahiptir.
Yahyâ Efendi daha önceki asırlarda Necâtî Bey ve Bâkî tarafından temsil edilen "şehir Türkçesi"ni başarıyla devam ettirmiştir. Özellikle gazellerinde duru ve sade Türkçe, dile hakim, rahat ve rindce söyleyiş göze çarpar.
Şuh ve serbest üslubu Nedîm'i müjdeler.
Eski devir ile yeni devir arasında köprü rolü üstlenmektedir.
İlahî aşkı yoğun ve taşkın bir beşerî aşk kisvesi altında başarıyla işlemiştir.
Mahallî unsurlara yer verir.
Toplumdaki olumsuzluklara sebep olan tipleri iğnelemesi asrın üslubunu yansıtır.
Sâkî-nâme isimli eserinde tasavvufî anlatım yoğundur.
En ünlü eseri Dîvân'ıdır.
GAZEL
'Aşkın odına ey gül yanarsa cân-ı şeydâ
Her bir avuç külinden bir bülbül ola peydâ
Mülk-i dile o lebden hakkâ ki korkı vardur
Câ'iz ki bu şererden 'âlem yana ser-â-pâ
Mey-hâne-i mahabbet mestânelerle doldı
Peymâneler pür oldı 'ârif oturma tenhâ
Dil sâfdur kederden ammâ güler yüz ister
Hûb olmayana n'eyler âyîne-i mücellâ
Hâl-i ruhını gözler zülf-i siyâhın özler
Yahyâ sevâd-ı çeşm ü kalbimdeki süveyda
"Ey gül (gibi güzel)! Tutkun can (senin) aşkının ateşiyle yanarsa her bir avuç külünden bir bülbül meydana çıkabilir.
"Elbette ki gönül mülküne o dudaktan korku vardır. Çünkü bu kıvılcımdan âlem baştanbaşa yanabilir.
"Ey ârif! Muhabbet meyhanesi mestlerle doldu. Kadehler dolduruldu, (artık bir köşeye çekilip de) yalnız oturma!
"Gönül kederden saftır (adeta parlak bir aynadır) ama güler yüz diler. Güzel olmayana parlak ayna ne gösterebilir ki!
"Ey Yahyâ! Gözbebeğim ve kalbimdeki kara leke (güzelin) ruh hâlini gözler, siyah büklümünü özler."
Bu yazımı yazarken Fuat Köprülü'nün Divan Edebiyatı Antolojisi'nden, Ahmet Atillâ Şentürk ve Ahmet Kartal'ın Eski Türk Edebiyatı Tarihi'nden yararlandım.
Yorumlar
Yorum Gönder